Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: "Ümmetimin hali yağmura benzer, onun başı mı yoksa sonu mu h
MesajGönderilme zamanı: 19.12.09, 15:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
"Ümmetimin hali yağmura benzer, onun başı mı yoksa sonu mu hayırlı bilinmez!

İkinci bin yılda Müceddid, itikatta Müctehid imamı rabbânî Ahmed el-Fârûkî es-Serhendî (Kuddise Sirruhu)nun (vefat:34) halifelerine yazmış olduğu mektuplardan derlenerek kendisine nispet edilen, küçük-büyük beşyüz otuzdört mektuptan müteşekkil "el-Mektûbât" isimli üç ciltlik eserindeki birçok mektupta, Mehdî (Aleyhi'r-Rıdvân) konusu işlenmiştir. Biz de burada teberrüken bazılarını nakledelim!

"Bil ki; Resulullah (Sallalahu Aleyhi ve Seilem)in irtihalinden bin sene geçtikten sonra meydana çıkan veliler, sayıca çok az olsalar da, mertebece daha mükemmel olurlar ki, şeriatın takviyesi en tamam şekliyle hasıl olabilsin.

Bu yüzden, Resullerin Hâtemi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından, mübarek teşrifi müjdelenen Hazret-i Mehdî'nin gelişi, (hicretten sonraki) bin seneden sonra (ki ikinci binin içinde) olacaktır.

Yine böylece İsa (Alâ Nebiyyyi ve Aleyhi 's-Salâtü ve's-Selâm) (hicretten) bin sene sonra (ki süreçte) inecektir.

Hasılı;

bu (Nakşî) tabaka(sı)nın velilerinin kemâlâtı, ashab-ı kiram (Aley-himü'r-Rıdvânhn kemâlâtma çok benzer. Peygamberler (Aleyhimü's-Salâtü ve's-Selâm) dan sonra üstünlük, ashab-ı kirama aitse de, bu tabaka, son derece benzeşmeden dolayı, neredeyse, biri diğerinden üstün tutulamayacak derecede ashaba yakındırlar.

Umulur ki bundan dolayı Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Enes (Radıyaliahu Anh)da.n rivayet edilen bir hadis-i şerifte):

268 - "Ümmetimin hali yağmura benzer, onun başı mı yoksa sonu mu hayırlı bilinmez!"

(Tirmizî, Emsâl:6, No:2869, 5/152, Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, No:18903, 6/ 480, Ebû Davud et-Tayâlisî, No:647, Sh:90, İbni Hibban, Sahih, No:7182, 9/1176, Ebû Ya'lâ, el-Müsned, No:3475,6/191, Taberânî, el-Mu'cemu'l-evsat, No:3673,4/396) buyurmuştur.

Görüldüğü üzere; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki fırkanın da durumunu çok iyi bildiği için:

'Onların öncekileri mi yoksa sonrakileri mi daha hayırlı' buyurmayıp, yağmuru kastederek: 'Onun başı mı yoksa sonu mu hayırlı bilinmez!' buyurmuştur.

Bundan dolayı (İmrân ibni Husayn (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir hadİS-İ şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)):al

269 -"Asırların en hayırlısı, benim asrımdır!"

(ibniHacer,Teihîsu'l-habîr,No:2i30,4/204, Buhârî, Şehâdât:9, No:2508,2/938, Müslim, Fezâilü's-sahabe:52, No:2533,4/1962)buyurmuştur.

Velâkin çok benzeyişten dolayı, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisi hariç, bir tabakanın diğerine üstün tutulmasında bir nevi tereddüde mahal olduğundan: 'Bilinmez!' buyurmuştur.

Eğer burada: 'Resulullah (SallallahuAieyhiveSeiiem), sahabe asrından, tâbi'în döneminin hayırlı olduğunu, tâbi'în döneminden sonra da teba'i tâbi'în devrinin hayriyetine hükmetmiştir. O halde bu iki asır ehlinin bu tabakadan daha hayırlı olduğu kesin bir bilgiyken, bu tabakanın kemâlât hususunda ashab-ı kirama benzemesinin ne anlamı kalır?' denilecek olursa, şöyle cevap veririm:

'Bu iki asrın, bu tabakadan hayırlı olmasının manası; o iki dönemde ev-liyaullah'ın zuhurunun çok olması, ehl-i bid'atin varlığının az olması, fısk ve masiyet erbabının nâdir bulunması itibarıyla düşünülebilir ki, bunun böyle olması, bu tabakanın velilerinden birtakım fertlerin, o iki asır evliyasının bazı fertlerinden daha üstün olmasına ters düşmez. Nitekim Hazret-i Mehdî bunun örneğidir.

"Mesîh'den gayrine de, Ruhu'l-Kuds'ün feyiz ve mededinden, Bir şey ulaşacak olsa, elbette yapardı onun yaptığının mislinden."

Yani; Cibrîl-i Eminin verdiği feyiz ve destek, İsa (Aleyhisseiâm)dan başkasına da gelecek olsaydı, elbette o da, ölüleri, onun gibi diriltebilir di.

Velâkin ashab döneminin her yönden hayırlılığı sabit olup, bu konuda konuşmak fuzûliyattandır.

Çünkü (dünyada bütün hayırlarda) önce olanlar, Na'îm cennetlerine girmekte de önce olacaklardır. Onlar öyle mukarreb kullardır ki:

'Başkaların uhud dağ(ı) kadar infakı, onların bir ölçek arpa vermelerine ulaşamaz.

(buhari Fezâilü's-sahabe:5, No:3470, 3/1343, Müslim, Fezâilü's-sahabe:54,No:2540,4/1967)

Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder." (Mektûb no:209,ı/179)

bilinmelidir ki nübüvvet makamı Resullerin sonuncusu olduğundan resulullah ile mühürlenmişse de, ona gerçek manada tabi olan zatların tebaiyyet yoluyla bu mansıbın kemâlâtından elde ettikleri kamil bir nasib vardır

Tabi ki bu üstünlükler, diğerlerine göre sahabe tabakasında daha fazla mevcut olup, bu devlet az da olsa, tâbi'în ve teba'i tâbi'în tabakalarına biraz sirayet etti.

Sonra onların ardından bu makam, örtünüp gizlenmeye başladı ve nübüvvetin gölgesi mesabesinde olan velilik kemâlâtı intişâr ederek, galip ve yaygın bir hal aldı.

Velâkin umulan; bin senenin geçişinden sonra, bu peygamberlikle ilgili gizlenmiş olan kemâlât devletinin, yeniden tazelenip artarak yaygınlaşması,aslî kemâlât tekrar belirerek, zılliyetle alâkalı olanların örtünüp gizlenmesi ve Mehdî (Aleyhi'r-Rıdvânhn, bu yüce nisbetin geniş sahası olmasıdır."
(Mektûb no:260,1/251)

"Ey kardeş! Namazla nağmeler arasında ne kadar fark varsa, namazdan kaynaklanan kemâlât ile nağmelerden neşet eden kemâlât arasmda o kadar fark vardır. Akıllıya işaret yeter.

İşte bu kemâlât, bin seneden sonra bulunan bir şeydir ki, son döneme ait evvelkilerin sıfatı ve rengi üzere zuhur eden bir fazilettir.

Umulur ki bundan dolayı Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

270 - "Onların evvelkileri mi hayırlıdır, yoksa sonrakileri mi hayırlıdır bilinmez!" (No:268'de geçti) buyurmuş, 'Yoksa ortaları mı?' buyurmamıştır.

Zira başla son arasındaki münasebeti, ortanın başla alâkasından daha ziyade görmüş ve bu, tereddüt mahalli olmuştur.

Yine böylece (Ebu'd-Derdâ (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen) diğer bir
hadİS-İ şerifte Resulullah (Saîlallahu Aleyhi ve Sellem):

271 - "Ümmetimin en üstünleri, öncekileri ve sonrakileridir. Aralarında İse bulanıklık vardır."

(îmâm-ı Rabbani, el-Mektûbât, No:261,1/255-256, Hakîm-i Tirmizî, Nevâdiru'l-usûl, Bab:122, Sh:156) buyurmuştur.

Evet! Bu ümmetin sonra gelenlerinde, çok yüce bir nisbet mevcutsa da, bu makamın sahipleri pek azdır, hatta azdan da azdır. Ortada gelenlerdeki nisbet, bu derece yüksek değilse de, lâkin ashabı çoktur, hatta çoktan daha çoktur.

Her yönün, kendine göre kemmiyet ve keyfiyeti (miktar ve şekil farklılığı) vardır. Velâkin bu nisbetin çok az oluşu, sonrakileri en yüksek derecelere ulaştırmış ve onlara öncekilerle münasebet kazandırarak, onları müjdelenmişler kılmıştır.

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: "Ümmetimin hali yağmura benzer, onun başı mı yoksa sonu mu h
MesajGönderilme zamanı: 05.03.10, 11:08 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
güncelleme

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 2 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye