Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: RABBANÎ MEKTUB - 310 (Abdulkadir AKÇİÇEK Tercumesi)
MesajGönderilme zamanı: 19.11.09, 14:08 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 27.12.08, 17:20
Mesajlar: 565
RABBANÎ MEKTUB - 310

(Abdulkadir AKÇİÇEK Tercumesi)

310. MEKTUP

MEVZUU : Bu makama taalluk ederi sırlarla imanın camiiyet durumu beyanındadır. Bu münasebetle bazı hususlar.

***

NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Mevlâna Muhammed Haşim'e yazmıştır.

***

Rahman Rahim Allah'ın adı ile.. Allah'a hamd olsun. Salât ve selâm onun Resulüne..

***

Bilinmeli ki..

Kemalât cinsinden, insanda her ne var ise.. Yüce Mukaddes Vücup mertebesinden istifade yolu ile gelmiştir.

Eğer ilim ise., o mertebenin ilminden istifade edilmiştir.

Eğer kudret ise., yine o mertebenin kudretinden alınmıştır.

Üstte anlatılan kıyas yolu hemen hepsinde devam edip gider..

Her mertebenin kemali ise., o mertebenin mikdarına göredir.

Üstte anlatılan manaya göre, Vacib Zat'ın ilmi yanında; ebedi hayatla canlı olanın yanında hiç bir şey olmayan ölü gibidir.

Vacib Taâlâ'nın kudreti yanında, kulun kudreti dahi; bir nefeste dağları ve denizleri yok hale getiren kudretli bir şahsa nisbetle evini ince örme ile yapan örümceğin kudreti gibidir. Diğer kemalât dahi buna kıyas edilmelidir.

Bu değişik durum, ancak ibarenin darlığına göre anlatılabilen bir manadır. Yoksa, aralarında hiç bir nisbet benzerliği olamaz.

Bir mısra:

Nisbeti mi olur arştakine göre yerdekinin?.

Üstte anlatılan mana açısmdan bakılınca; insanın kemalâtı. Yüce Mukaddes Vücub mertebesinin kemalâtı suretinde olmaktadır. Amma bu kemalât için. o üstün kemalât mertebesinden isim ortaklığından başka hâsıl olan bir şey yoktur.

Üstte anlatılan mana icabı olarak, şu hadis-i şerif varid oldu:

— «Allah-ü Taâlâ, Âdem'i kendi sureti üzerine yarattı..»

Bundan başka, su hadis-i şerifin manası dahi açıklığa kavuşur:

— «Bir kimse ki. nefsini bilir; gerçekten Rabbıııı bilen odur.»

İnsanda bulunan her şey. isterse suret olsun; öyle bir şeydir ki onun hakikati, Yüce Mukaddes Vücub mertebesinden hâsıl olmaktadır.

Yine üstte anlatılan mana icabı olarak: insanın hilâfet sırrı dahi bilinmiş olur. Zira bir şeyin sureti, o şeyin halifesidir. Bu makamda, zındıklar ve mücessimeler sanmışlardır ki: Yüce Allah, insan suretindedir. İnsanî olan kuvveleri ve cevahiri Yüce Sultan Hak için isbata kalkmışlardır; amma akılsızlıktan.. Böylece, hem dalâlete düşüp sapmışlardır; başkalarını dahi yoldan çıkarıp dalâlete düşürmüşlerdir. Amma, bilememişlerdir ki: Sübhan Hakka suret ve emsali şeylerin ıtlakı teşbih ve temsil kabilinden olup tahkik ve tesbit yollu değildir. Zira, hakikatin sureti olmak, bölünüp parçalanmayı ve terkibi iktiza eder; ama bu vücub için menfi bir durumdur. Kıdem için de engeldir. Kur'an-ı Kerim'de geçen müteşabihattan âyetler ise., zahirinden alınıp tevile hamledilir. Bu manada ise.. Allah-ü Taâlâ şöyle buyurdu:

«Onun tevilini, ancak Allah bilir..» (3/7)

Yani: O müteşabih olanın tevil yolunu ancak Allah bilir.. Bundan dahi anlaşılıyor ki, müteşabih olanlar dahi Allah katında tevile hamledip zahir manasından çıkarılmıştır. Allah-ü Taâlâ, rasihun zümresine dahil olan ilim sahiplerine dahi bu tevil ilminden nasip evrmiştir. Tıpkı, zatına mahsus olan gayb ilmine, has resullerini muttali kıldığı gibi..

Sakın ha., olmaya ki: Bu tevil işinde eli kudret, vechi dahi zat manası tahayyül edesin.. Haşa ve kellâ.. böyle şey olmaz.. Elbette bu tevil, öyle sırlardandır ki, onun ilmini. Yüce Allah havas zümrenin dahi en hasma ihsan eylemiştir.

***

Burada, bir hususun dahi bilinmesi yerinde olur.. Şöyle ki:

Fütuhat-ı Mekkiye sahibi (yazarı Muhyiddin b. Arabi) ve ona tabi olanlar demişlerdir ki:

— Vacib Taâlâ'nın sıfatı, zatının aynı olduğu gibi, onların bazısı dahi bazısının aynıdır. Meselâ: ilim zatın aynı olduğu gibi, kudretin aynı, iradenin aynı, sem'in ve basarın dahi aynıdır. Sair sıfatlar dahi bu kıyasa tabidir.

Ne var ki, bu kelâm Fakir'e göre doğru olmaktan uzaktır. Çünkü bu kelâm, sıfat-ı zaidenin nefyi üzerine bina edilmiştir. Böyle bir şey ise., ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebi hilâfına olmaktadır. Çünkü, bu büyüklerin reylerine uygun olan sekiz veya yedi sıfat hariçte mevcuttur. Herhalde, zatın ve sıfat-ı vacibiyenin aynı olma tevehhümü. onların tahayyülünden doğmuş; orada olan tegâyür ve tebayün. buradaki tegayür ve tebayün olmuştur. (Yani: Buradaki insan ve diğerlerinin zat ve sıfat durumları gibi.) Burada kendi zatlarımız ve sıfatlarımızda olduğu gibi. orada bir tegayür ve tebayün bulamamışlar; buradaki durumu ayırd etmek için, oranın temayüzünü ve müşabehetini de görememişlerdir. Şüphesiz olarak, tegayürün ve temayüzün nefyine hükmetmişlerdir. Dolayısı ile:

— Bazısı, bazısının aynıdır..

Demişlerdir. Ama anlayamamışlardır ki: Oradaki temavüz ve tegayür bir başka olup Vacib Taâlâ'nın zatı ve sıfatı gibidir: misli ve keyfiyeti yoktur. Oradaki temayüz ile buradaki temayüz arasında hiç bir münasebet yoktur. Ne suret, ne de isim cihetinden.. Temayüz ve tegayür orada mevcuttur; biz onu idrâk etmekten aciz durumdayız. Ama biz, her idrâk edemediğimiz şeyi yok görmeyiz. Bu hususta tahkik ehli, zatlara dahi karşı çıkmayız.

Doğruyu ilham eden Sübhan Allah'tır.

***


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye