Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: GÖNÜL VE AŞK / Mehmet Nusret TURA
MesajGönderilme zamanı: 20.07.09, 21:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 15.12.08, 02:19
Mesajlar: 253
GÖNÜL VE AŞK -1-

Mehmet Nusret TURA (1903–1979)

Deniz yollarının Bebek iskelesinde gişe memurluğu yapmış,

Çok sevdiği için Uşşaki meşayıhından Mehmet Hazmi Tura’nın soyadını almış ve vefatından sonra üç halifesinden biri olmuştur.

Ülkemizde çok tanınmayan gizli gönül hazinelerimizden biridir.

İnsan Yayınlarının Tasavvuf Yazıları serisinden 1995 yılında bastığı kitabından derlediğim irfan güllerini sizlerle paylaşmak istedim.

Üç ayların başladığı; Şehr-i Recebin şehirlerimizi, gönüllerimizi kucakladığı bu günlerde salih amellerimize ve kalp temizliğimize vesile olması duası ve ümidi ile…

Sözü sultanına bırakıyorum.

***

‘’Şimdi ben ağız olayım siz de dikkatli bir kulak olun. Sözlerim tohum olsun, idrakinizde o tohumları yeşertecek, büyütecek bir toprak olsun.’’

***

‘’Meclisimize girenler geda(dilenci) ise bey, bey ise sultan olur.’’

Hz. Mevlana

‘’Güneş battı’’ deriz. Hâlbuki batan güneş değil. Arz (dünya) ona arkasını dönmüştür.

Yanana masiva, yakana Aşk derler. Ateş kiri mikrobu yakar iyiliği Aş’ı değil.

Suda, havada, toprakta birçok faydalı ve zararlı mikroplar vardır, fakat ateşte yoktur.

Gününüzü üçe bölün.8 saat Maişet, 8 saat İstirahat, 8 saat İbadat.

Mumun büyümek istemesi, çok ışık verme arzusu kendisi için değildir. Etrafı aydınlatmak başkalarına fayda sağlamak içindir.

Bu âlemde çok korkulan ‘’ölüm’’ denen şey yoktur. Elbise değiştirmek vardır. Cepheye giderken asker elbisesi giyeriz, mektebe giderken sivil elbise giyeriz düğüne bayrama giderken başka elbise, seyahate giderken de başka elbise giyeriz.

Ölücü değiliz, var olan bir şey yok olmaz. Esasen yokluk denen şeyi hatırdan çıkarınız. Bu âlem devr-i daim âlemidir, İnkılâp âlemidir, İptila âlemidir.

Gökyüzündeki güneşin büyüklüğüne bakmayın. O gönüldeki güneşin peykidir(uydusudur),

Gönülden doğan o nura, Nur- u MUHAMMEDİ derler.

İlim kadehleri ufaktır, son damla taşmaya başladı mı ‘’ oldum ‘’ diye feryadı basarlar. Olgun kimseler zaten oldun diyemez. Oldum demek hamlığa delalet eder.

‘’Benim’’ diye meydana çıkanın karşısına birçok ‘’benler’’ çıkarlar ve rekabete girişirler.

Aklımızı, fikrimizi, ruhumuzu bu beşer gözü ile göremeyiz. Fakat bunlar vardır. Dünya gözü ile göremiyoruz çünkü kesif bir âlemdeyiz. Kesafette olan Letafet âlemini göremez.

***

İnsan kâinatın gözbebeğidir. Bütün varlıkların terakki hamlelerinin sonu insandır. Gayeleri insan olmaktır.

***

Kâinatın sebep-i zuhuru Aşk tır. İzhar-ı azamettir. Aşkı tarif ederken’’gönülde bir ateştir ki(masiva) denilen haktan gayri her şeyi yakar ‘’ diyorlar. Hazret-i Mevlana ‘’ Aşk söze gelmez ‘’ diyor. ‘’Ben ol da gör’’ diyor ve dönmeye başlıyor.

Resulullah Efendimiz akıl âleminden gönül âlemine yükselmek isteyince ‘’ Erihni Ya Bilal ‘’ ‘’Ya Bilal beni ruh âlemine uçur’’ derlerdi. Bilal-i Habeşi’nin güzel sesle okuduğu Ezan Mirac kapılarını açardı.’’Kellümini Ya Hümeyra ‘’ buyurarak da Ayşe validemizin konuşmalarını isteyerek dünya âlemine gelirlerdi.

Sular denize varıncaya kadar ses çıkarır; çağlar, şırıldar, denize döküldükten sonra sularda ses kalmaz. Suyun suluğu, nehirliği, dereliği kalmaz; artık deniz olmuştur.

Ezan, davet demektir. Camiye çağırmak, Hakk’a çağırmak, yani gönül âlemine çağırmaktır. Ezan aslında Cebrail (a.s)’ın sesidir.

İnsan kâinatın özüdür, ruhudur. Kitapların ruhu özü de Kur’an-ı Kerim dir.

Hiçbir zalim yoktur ki cezasının hiç olmazsa bir kısmını da bu dünyada çekmesin. Vicdan azabı da bir ceza değilmidir?

***

Gönül Kabesine giden yol, başımızda bulunan akıl Medinesinden geçmezse Hakka varılmaz.

***

Güneşe arka dönerseniz gölgenizi tutabilir mi siniz? Hem kaçar hem büyür. Hakikat güneşine doğru yürüyünüz, gölgeniz arkanızda kalacak ve peşinizden gelecektir.

İnsanların alacası içindedir. İçimizde olanları sözlerimizden anlamak mümkündür.

Tekemmül etmiş kavala Ney demişlerdir. Neyin 7 deliği insan başındaki 7 deliğe, alttaki delik ise akla nispettir. Neydeki nağmeler kendinden değildir. Üfleyendendir.

Bunun gibi insan-ı kâmilin de sözleri kendinden değil, Allahtan’dır.

Aşığın ‘’aah’ı ‘’ gönlünün yedi kat semasından geldiği için yakıcıdır.

Arif kimseler gönül kapısından ayrılmazlar, bir gün olur da dost gelirse karşılayayım beni evde bulsun, boş dönmesin diye…

***

Aşk şarabı gözden içilir.

Dudaktan verilir.

Kulaktan alınır.

Sarhoş eder.

Ölümsüz bir hayata eriştirir, bütün günahlarımızı yakar, benliğinizi yok eder.

Sizi Sultan-ı Aşk’a ulaştırır.

***

Mübarek üç aylarda gönlünüzden mevlanın aşkı ve haşyeti eksik olmasın.

Recep’le yıkanan gönüllerimize, Şaban’la sürur, Ramazan’la mahviyet dolsun.

Gönlünüz aşkı ilahinin tecelligahı,
Aşkınız gönlünüzün kıblegahı olsun.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye